Konu: Ay Kızıla Boyandı Bu Gece Ptsi Haz. 08, 2009 3:19 pm
Ay Kızıla Boyandı Bu Gece
Siyah-beyaz bir filmden kalmış, eski bir aşka dalar gözlerim; her gecenin karanlığında saat on ikiyi geçtiği zamanlarda.Sokak başında nöbet tutar uykularım, bir türlü sokulmaz yanıma.Yüreğimin içinde yalnızlık bekler de beni; uykusuz geçer her gecem,sabahı bekler gözlerim,yağan yağmura eşlik etmesini özlemişçesine çağlar gözlerim.
Hücredeki bir mahkumun, gökyüzüne olan sevgisine eşdeğerdir sana olan sevdam benim..
Dışarı çıkma korkusu olan bir ressamın, tuvaline akıttığı dış dünyayı yaşatmasıydı seni gördüğümde yüreğimde kazandığında yerin...Pencereye olan aşkıydı belki de, dışarıya açılan tek yari olduğu için bedeninin...
Hiç bir zaman cesareti eline alamadı ki şu dilim. Ah sevdiğim bir kez olsun yenemedim ki yüreğimde mesken tutmuş, kol gezmekte olan korkuları... Bir kez olsun inanmışken aşk denen o farklılığa, bir kere olsun katlayıp köşeye koyamadım söyleyemediklerimi sana...
Bir çocuğun cesaretine bile sahip olmayı beceremedi yüreğim...
Dilim konuşamaz...Susar....Susmak zorundadır....Susmalıdır...Ve belki de susturulmuştur...
'Gel' diyemez sana asla..'Gel' dese de getiremez devamında bilirim...
Ve sen her gelişinde,yüreğimden bir parça daha kopartıp giderken uzaklara, suskun kalışımın en büyük nedenidir; senin anlamlandıramadığın, benimse bir türlü dile getiremediğim...
Anlatmadıklarım...Anlatamadıklarım...
Ah sevdiğim,hepsi sarpa sarar çevremi.Haykırmak isterim asıl sebebini susturuluşumun, yaşlı gözlerle bakarken ardından... Sonra aklıma gelir..Utanırım...Susuveririm daha 'g' bile diyemeden arkandan.. 'Gitme' demek isterken tek bir şey söyleyemez dilim yüreğine. Asıl olan gizlenir 'ben'liğim tarafından...Sen susuşuma anlam verirsin kendince de, sevmediğime inandırırsın kırgın yüreğini... Çeker gidersin kapıyı bile kapatmadan, yıkarak her şeyi uzaklaşırsın sessiz sedasız yüreğimin karanlık sularından...
Belki bir cesaret gelirim diye, o kapı kapanmaz asla.. Belki yenerim dışarı çıkma korkumu da koşarım diye sana, açık durur daima..
Ama benim korkak yüreğim cesaret edemez, kapı dibine çökerek bakar sessiz sessiz...
Ressamın tuvaline yansıttığı gibi dışarıdaki güzellikleri, kaleme döker ellerim bendeki seni..
Her gece yanı başımda duran bebeğin gözlerinde seni bulur gözlerim nedensiz.. Belki sana benzemesidir 'ben'i alan 'ben'liğimden, belki de son zamanlarda her şeyi birbirine benzetmemdendir bilinmez.. Bilinmez neden hüznü seçer yüreğim...
Bir gidişinin daha sonunda 'Canım' da geldi peşinden, ruhsuz bir bedenin tüm sıkıcılığıyla kalakaldı 'ben'liğim... Ve son gidişinin ardından gene kazandı içimdeki karanlık..Asıl olan gerçek yine susturdu yüreğimi... Susturuldu yüreğim...Sustu..Sus..S...
Bu sefer dönüşü olmadığını bildiğim halde gene seslenemedim ardından... Özlemle beklerken gelişini, gelemeden gitmene neden oldu ellerim...
Açık olan kapıyı kapattı bilinçsizce ve intihar etti tüm kelimelerim...Bir daha konuşmamak üzere 29 harfi de katlettim, gelemeyişinin ardına alfabeyi kurban ettim...
Bu gece ay kan kırmızısı bu yüzden..
Öldürdüğüm kelimelerin, yok ettiğim harflerin ve kanayan yüreğimin geceye kattığı en önemli kanıtı oldu bu kızılvari renk, saat 'geç'e geldiği vakitlerde bende...
Ah sevdiğim, asıl olan gizli kaldı yüreğimde.. Ah sevdiğim ben 'gitme' diyemedim, sen yanlış anladın...Gittin...
Ve bir aşk daha yenik düştü korkulara...
Sen gittin, ben bittim...
Ay kızıla boyandı, ölen bir aşk da siyah-beyaz filmlerde kaldı...