Şimdi sensizligin icinde yırtık bir gömlek gibi bedenim. Çıkarmak istiyorum hasretin bir beden kücük gelen elbisesini...Yokluğunda göğüm kaybolmuş, umutlarım darağaçlarında asılmış. Şimdi sen diye soğuk duvarlara yaslanıp ağlıyorum. Bir el, bir omuz arıyorum gözyaşlarımı bırakmak için. Dizlerine eğilip çocuklar gibi ağlamalıyım..Yoksun işte..
Bu gece tüm kelimeler kanla gözlerimi yıkıyor. Nefesim soluyor icten ice. Tüketiyorum varlıgındaki cümleleri..Dilim sus pus...Sensiz kendimi hiçliğin içinde kaybolmuş gibi hissediyorum. Kanadım kırık, yollarım ise karanlık. Türküler kan kaybediyor. Ovalarımdaki ceylanlarım yetim kalıyor. Güneş ise kanlı pusularda yetim düşmüş. Üşüyor saçlarım, ellerinin sıcaklıgını arıyor tenim. Yüregimi kapıp sana gelmek istiyorum. Ama ayaklarım hasretine prangalı..Dayanamıyor yüreğim bu hasrete.. Odamın bir kenarında ben, bir kenarında yalnızlıgın. Ben cam kenarındayım. Olur da tatlı sesini duyar da delicesine yüreğine koşarım diye pencere önünde yolunu gözetliyorum bu gece.. Bekliyorum işte. Zaman geçmiyor. Tırnaklarımla çentik atıyorum duvarlara. Yitip gidiyor göğümdeki yıldızlar...Bir ben kalıyorum süslü vitrinlerin tozlu gölgelerinde..
Geceyi soluyorum.. Karanlığı emiyorum bir cocuk gibi.. Oysa karnım yalnızlığa tok.. Soluk soluğa seni arıyorum dört duvar arasında..Senin kokunu arıyorum..Tüm umutlar kanatlanıyor..Bir ben bir de sensizlik kalıyor ..Vurulsa sol yanım, Yusuf'un kör kuyularına aksa kanım bu kadar acı çekmem. Ama yoksun işte. Kelimeler soluyor dudaklarımda..Ağlarken serceler yalınayak ölüme koşuyor kirpiklerimde..Gece suskun, yıllar yorgun...Bir de yüregimde kanayan yoklugun..Bu gece üşüyorum...
Üşüyorum bu gece, Sabah ezanında , Güneşte dönecek misin yüreğime ? Gülüşlerini serecek misin Sensizlikte ağlayan kirpiklerime ? Tüm gece seni bekleyecegim. Sesinle üzerimi örtüp Yüzüme gülümseyecek misin ? @LıntıDır !!